Edirne Valisi Yunus Sezer, Meriç nehri ürerinde kurulan Arşimet Enerji Türbininde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Vali Sezer, santral binasının en son burguların testlerinin Almanya’dan gelen bir teknik ekip tarafından yapıldığını hatırlatarak, “TEDAŞ ve TEİAŞ’la beraber enerji verme deneme süreci başlatıldı ve bununla ilgili son kabul aşamasına gelindi. Kabul yapıldıktan sonra da buradaki işlemleri tamamlamış olacağız” şeklinde konuştu.
Vali Sezer açıklamalarında şu bilgilere yer verdi:
“Meriç Nehri üzerinde kurulun santral binasının yapım süreci yaklaşık planlamasıyla beraber 3 yılı aşkın bir süre sürdü. Son sekiz ayda da inşaattaki yapım sürecindeki aksaklıklardan dolayı daha önce meydana gelen kaza sonucunda buradaki savakların bazılarının yıkıldığını görmüştük ve yeniden burada proje revizyonuyla beraber inşaat sürecini 8 aylık süre içerisinde DSİ, üniversite, yapım firmalarıyla beraber baştan sona kadar yeniden ele alıp yeniden süreci tamamladık. Ve şu anda da yaklaşık bir ay önce su tutma süreci burada tamamlandı.
BURASI BARAJ DEĞİL, SU TUTULMUYOR
Bir diğer konu da, havaların sıcak gitmesiyle beraber erken yaşadığımız bir kuraklık söz konusu. Daha önceki yıllarda Ağustos’un ortasından sonra başlayan kuraklık maalesef bu sene yeterince yağmurun alınmaması nedeniyle erken başladı. Haziran 15’ten itibaren kuraklığı çok ciddi manada hissediyoruz. Malumunuz burası çeltiğin Türkiye’de en fazla ekildiği alan ve suya ihtiyacı var. Diğer bir alan da ayçiçeğinin de çok yoğun bir şekilde ekildiği bir alan ve onun da suya çok ihtiyacı var. Şu anda nehir debileri senenin, 12 aylık sürecin en alt seviyesinde. Bazen Tunca Nehri’nde 3 metreküp saniyeye, Meriç Nehri’nde de saniyesinde 40 metreküpe kadar düşüyor. Ve bu aşağılara indiği zaman, İpsala tarafına indiği zaman 24 metreküpe kadar düşüyor. Bununla ilgili olarak Tunca Nehri’nde dönüşümlü bir planlamaya gittik kooperatiflerimizle. Yani üst taraftaki suyu kesip, aşağı taraftaki tarım arazilerine, çeltik alanlarına veriyoruz, üç dört gün sonra da yukarıya verip aşağıyı kesiyoruz. Yani aynı anda veremiyoruz. Yaklaşık 20 gündür bunu uyguluyoruz. Meriç Nehri’nin durum biraz farklıydı. Meriç Nehri’nde de artık kritik seviyelere gelmiş durumdayız. Orada da 2 gün önce İpsala’ya kadar giderek orada da bir inceleme yaptık. Orada en büyük sulama birliğimiz Hamzadere sulama birliğinde kooperatiflerimizle bir araya geldik. Oradaki üreticilerimizle bir araya geldik. Orada da öncelikle Keşan tarafındaki çeltik arazilerde yapılan sulamadan deşarj edilen suların kullanılması noktasında bir görüş birliğine vardık. Bu sular direkt denize akıyordu daha önce. Şimdi bir kanal vasıtasıyla tekrar Meriç Nehri’ne aktarılıyor. Meriç Nehri’nden de tekrar çeltik arazilerine aktarılacak. Yaklaşık 80 bin dönüm alan orada bu sayede kullanılabilecek. İlave ikinci olarak da Çakmak Barajının olduğu yerden Ergene havzasına, Ergene Nehri’ne, Uzunköprü tarafına su basıyordu Burada da suyun debisini aşırı düşmesinden dolayı biraz Yunanistan tarafına doğru suda bir yön değişikliği olmuştu. Orada da DSİ ve kooperatifimizi beraber çalıştırıyoruz. Orada da gölet suyun rahat alınabileceği bir alan oluşturuyoruz. Şu anda o da bitmiş olması lazım. Oradan da suyun rahatlıkla çekilip Ergene ve Uzunköprü tarafına gönderilebileceği bir çalışmayı ortaya koyuyoruz. Umuyoruz bir an önce yağmur yağsın ve bu sıkıntıları geride bırakalım
KAMUOYUNDA YANLIŞ BİR GÜNDEM OLUŞTU
Bir diğer konu da kamuoyunda da yoğun bir şekilde gündem olmuş durumda. Doğru bilgilendirme adına bunu belirtmem lazım. Buradaki suyun tutulmasıyla aşağıdaki suyun az gitmesi arasında bir ilişki söz konusu değil. Çünkü nehir yatağında ne kadar su varsa mecburen bu savaklardan akarak aşağı doğru gidiyor. Yani bir damla su buraya düşse, bir damla su aşağıya akarak gidecek. Burada suyun tutulması söz konusu değil. Burası bir baraj değil. Burası suyun yönünü burada enerji üretim bölümüne yönlendirmek için yapılmış bir sedde. Dolayısıyla burası bir baraj değil. Baraj olmadığı için de su tutulması söz konusu değil. Belki bu tabii ki çiftçilerin artık ürünlerinin zarar görmesinden dolayı insanlar burada suyun tutulması, suyun belli bir havzada bulunmasını düşünebilirler. Fakat burada mevcut nehirde ne akıyorsa aşağıya da aynısı gidiyor. Bir damla su burada kalmış değil. Burada mevcut şu anda iki buçuk milyon metreküp bu seddeden dolayı seddenin arkasında su var. O birikmiş suyun da belki çok zor durumda kaldığımız zaman can suyu olması için orada bizim kooperatiflerimizle, birliklerimizle görüştük. Bu iki buçuk milyon metre suyu da eğer çok çok zor durumda kalırsak onu da bırakacağız. Burada bizim amacımız hani enerji üretmek değil zor gününde çiftçilerimize de buranın bir faydası olabilirse o da bizi memnun edecektir. Biz buradaki suyu günlük 10 metreküp bıraktığımız zaman üç gün içerisindeki bu havzada hiçbir damla su kalmıyor. Nehir normal yatağına dönüyor. Yani şu ana kadar burada bir elektrik üretilmemiş. 3 ay sonra üretilsin, 4 ay sonra üretilsin bizim açımızdan çok bir anlamı yok, önemi yok. Keşke daha fazlası su olsa böyle bir ay, iki ay böyle verebileceğimiz bir suyu burada hapsedebilseydik. Fakat onu da yapma imkanı yok. Dediğim gibi en fazla iki buçuk milyon metreküp su var. Onu da on metreküp olarak bıraktığımız zaman yaklaşık üç günde bu gördüğümüz alanda hiçbir su kalmıyor. Normal nehir yatağına dönüyor. Bunun altını tekraren çiziyorum. Nehir olarak şu anda 44 metreküp suyumuz var. Bu süreç zor bir süreç. Gece gündüz çiftçilerimizle, kooperatiflerimizle ve birliklerimizle beraber çeltik üretiminde ve nispeten ayçiçeği üretiminde ürünlerde herhangi bir eksiklik olmasın diye yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Amacımız çiftçimizin zarar etmemesi ve mağdur olmaması ve bu süreci bu sezonu bu şekilde kapatmaktır.”