Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Her 10 kişiden biri KOAH

Türk Toraks Derneği Trakya Şubesi ve Türk Tabipleri Birliği Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Celal Karlıkaya, 20 Kasım Dünya KOAH Günü kapsamında bir basın bildirisi yayımlayarak, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ile mücadelede farkındalık yaratmanın önemine dikkat çekti. Dr. Karlıkaya yapılan çalışmalara göre dünyadaki her on kişiden birinin Koah hastası olduğunu dile getirerek, “Oysa KOAH önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığıdır. Halk arasında bilinen adıyla tıknefes olmak hastalığın ancak ilerlemiş dönemlerinde ortaya çıkar ve nefes darlığının erkenden farkına varılmaması teşhisin gecikmesine yol açar” dedi.

Türk Toraks Derneği Trakya

 

Dr. Karlıkaya, yaptığı yazılı açıklamada kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH), nefes darlığı, öksürük, balgam gibi süregen solunumsal rahatsızlıklara yol açan dünya genelinde en öldürücü hastalıklardan birisi olduğunu dile getirerek 2023 yılında 3 Milyondan fazla insanın ölümünden sorumlu olduğunu sözlerine ekledi

Karlıkaya, açıklamasında şunlara yer verdi:

“KOAH dünya genelinde ölüm nedenleri sıralamasında 6. Sıradadır ve 2030 yılında 3. en önemli ölüm nedeni olabileceği bildirilmektedir. Yapılan çalışmalara göre dünyadaki her on yetişkinden biri KOAH hastasıdır. Oysa KOAH önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığıdır. Halk arasında bilinen adıyla TIKNEFES olmak hastalığın ancak ilerlemiş dönemlerinde ortaya çıkar ve nefes darlığının erkenden farkına varılmaması teşhisin gecikmesine yol açar. Dünya genelinde KOAH hastalarının ortalama %60-85’inde hastalığın başlamış olduğunun farkında olmadığı saptanmaktadır. 2023 yılında yapılan çalışmaya göre ülkemizde bir doktor tarafından tanı konmuş KOAH sıklığı 45 yaş üstü bireylerde ortalama yüzde 8.8’dir. Bu veriler hastalığın ne kadar sinsice seyrettiğini göstermektedir.

Hem KOAH’ın önlenmesinde hem de hastalığın toplumsal yükünün azaltılmasında ilk ve en önemli müdahale basamağı risk faktörleriyle mücadele edilmesi, yani hastalığın önlenmesidir. Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı, çarpık kentleşme ve sanayileşme nedeniyle artan hava kirliliğine maruziyet, iç ve dış ortamda odun ve kömür gibi fosil yakıtlar ile bitki sapları ve tezek gibi biyokütle yakıtlarının dumanının solunması, özellikle çocuk ve gençlerimizde salgına dönüşen elektronik sigara KOAH hastalığına neden olan önemli risk faktörleridir. Aynı risk faktörleri başta kanserler olmak üzere birçok öldürücü hastalığa da risk oluşturmaktadır. Küresel iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan anormal hava olayları, hava kirliliği ve çöl tozlarının binlerce kilometre ötelere bile gidebilmesi, orman yangınları, sanayi kaynaklı büyük yangın ve patlamalar, hatta savaşlara bağlı hava kirlilikleri KOAH görülme sıklığını artıracağı, hastalığın seyrini olumsuz etkileyeceği, alevlendireceği ve erken ölümlere neden olacağı değerlendirilmektedir. Bütün bu risk faktörleri yanında çalışmalar, KOAH hastası olan kişilerin yüzde 80’inin sigara içtiğini, tütün ve tütün ürünlerinin KOAH’ın başlıca (%50-80) nedeni olduğunu ortaya koymaktadır. Yetersiz beslenme, özellikle çocuklukta geçirilen akciğer enfeksiyonları, iç ve dış ortam kirleticilerine pasif maruziyete bağlı olarak akciğer gelişiminin geri kalması da KOAH’a yol açabilir.

KOAH’da en sık görülen yakınmalar; öksürük, balgam, nefes darlığı ve bazı olgularda yorgunluk hissidir. Hastanın yakınmaları hastalığın ilerlemesi ile daha da artarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Hastalığın tanısı, sağlık kurum ve kuruluşlarında, basit ve zararsız bir test olan “nefes ölçüm testi” ile kolayca konulabilir. KOAH teşhisi konulan kişilerin başta sigara/tütün dumanı ve hava kirliliği olmak üzere risk faktörlerinden uzak durmaları, sağlıklı beslenmeleri ve günlük egzersiz yapmaları çok önemlidir. KOAH hastalarının, yaşadıkları yerlerin hava kalitesini T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kurulan Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağından takip etmeleri ve dış ortam aktivitelerini buna uygun olarak düzenlemeleri yararlı olacaktır.

KOAH’ın bireysel tedavisinde başta birinci basamak hekimlik hizmeti olarak grip ve zatürre aşılması hizmetleri yanında doğru ilaçların etkili bir şekilde kullanımının sağlanması gerekmektedir. Hastalık alevlenmelere yani belirtilerin aniden şiddetlenmesine yol açabilir hastane hatta entübe edilip yoğun bakım yatışı gerektirebilir. Süregen solunum yetmezliği gelişen hastalar, evde oksijen tedavisi ve/veya evde solunum cihazı tedavisi gibi tedavilere ihtiyaç duyabilir. Bunun yanı sıra solunumsal esenlendirme (rehabilitasyon) hizmetleri hastaların günlük yaşamlarının daha mutlu hale gelmesini sağlamaktadır.”