Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

 “Demokrasi için dik duruşumuz sürecektir”

AK Parti İnsan Hakları Birim Başkanlığı, 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nin 65’inci yıl dönümünde tüm yurtta eş zamanlı olarak Edirne’de de toplantı gerçekleştirdi. AK Parti Edirne İl Başkanlığı’nda düzenlenen programda, İl Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Birim Başkanı Murat Nalça, darbenin Türkiye siyasi tarihindeki karanlık etkilerine dikkat çekerek, “Demokrasi için hukuk için her türlü vesayet zihniyetine karşı dik duruşumuz sürecektir” dedi.

AK Parti İnsan Hakları

 

Basın açıklamasında Nalça’ya, Kadın Kolları İnsan Hakları Başkanı Arzu Uysal Akgün, Gençlik Kolları İnsan Hakları Birim Başkanı Berkay Bayar ve İnsan Hakları Başkan Yardımcısı Tuba Karabulut eşlik etti.

Açıklamasında, 27 Mayıs 1960 darbesinin sadece bir tarih değil, Türkiye’de vesayet düzeninin başlangıcı olduğunu belirten Nalça, “Darbeci zihniyetin doğuşunu ve vesayet mekanizmalarının inşasını temsil eden bu tarih, millet iradesine vurulmuş ağır bir darbedir” şeklinde konuştu

27 Mayıs 1960 darbesinin yıldönümünde vesayetçi ve darbeci zihniyeti kınamak için bir araya geldiklerini söyleyen Nalça, konuşmasına demokrasi şehitleri Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’a Allah’tan rahmet dileyerek başladı.

27 Mayıs’ın sadece tek bir darbe tarihi olmadığına değinen Nalça,  “Maalesef ülkemizde darbeci zihniyetin doğuşunu ve vesayet mekanizmalarının kurgulanmasını temsil eder. O günden sonra birçok darbeci ve cuntacı cesaretini 27 Mayısçılardan almış ve 27 Mayısçıların kurguladığı düzenin içinde sivil ve demokratik siyaseti kontrol altında tutmak istemiştir. Milletin iradesi yerine vesayet zihniyeti geçirilmiştir. Bu bakımdan 27 Mayıs siyasi tarihimizde sürekli tekrar edecek olan bir zihniyetin tohumlarını saçmıştır. Darbeye giden yolun taşlarının döşenmesinden, darbenin yapılışına; hukuksuz Yassıada yargılamalarından millî iradeye kasteden idam kararlarına kadar her yönüyle demokratik siyasetimiz üzerinde büyük yaralar bırakmıştır. Hâlbuki 14 Mayıs 1950’de milletin teveccühüyle iktidara gelen Adnan Menderes ve yol arkadaşları büyük bir kalkınma hamlesi başlatarak milletin gönlünde taht kurmuştu. Evvela ezan aslına döndürülmüş ve söz artık milletin olmuştu. Büyük hizmetlerle de adeta ihya olan millet, tek parti yıllarının ne denli bir zulüm dönemi olduğunu daha çok idrak etmişti. İşte tüm bu gelişmeleri hazmedemeyenler ilk günden itibaren Demokrat Parti’yi devirmenin peşinde olmuştu. Özellikle 1957’den sonra darbe tehditleri aleni bir hal almış ve darbe planları ayyuka çıkmıştır. Üniversite öğrencileri sokaklara dökülmüş, yalan haberlerle ve kışkırtma siyasetiyle darbe kazanı kaynatılmıştır. Darbeye giden yollar adım adım döşenmiş, milletin seçilmiş iradesine karşı her türlü kumpas kurulmuş ve darbecilerin yolu açılmıştır. Darbenin kışkırtıcıları maalesef cuntacıları sevinçle karşılaşmıştır. Dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü darbenin başına geçen ve hemen ertesi sabah kendisini arayıp “emrinizdeyiz Paşam” diyen Cemal Gürsel’e “büyük iş başardınız asıl ben sizin emrinizdeyim” diyerek CHP’nin darbecilikle tarihi ilişkisini açıkça dile getirmiştir. O tarihten bugüne CHP her türlü darbenin ya önünde ya arkasında ya da yanında durmuştur” dedi

Darbecilerin milletin iradesini devirmekle kalmadığının altını çizen Nalça,  “Adına mahkeme denilen Yassıada tiyatrolarını da kurarak Demokrat Partilileri haksız suçlamalarla aşağılayarak idama mahkûm ettiler. Yetmedi; bir daha millet iradesi bu ülkede muktedir olamasın diye devasa bir vesayet mekanizması inşa ettiler. Bu vesayet mekanizması her on yılda bir demokrasimize vurulan darbelerin kolaylaştırıcısı ve devletin milletten uzaklaştırılmasının kaynağı haline geldi. On yıllar boyunca milletin seçtiği hükümetler darbe ve idam tehditleri altında görev yapmak zorunda kaldı. Milletin iradesi yok sayıldı. Maalesef, takip eden yıllarda ülkemiz bu vesayet düzeninin yarattığı darbelerle sürekli geriletilmiştir. Milletin onayıyla iş başına gelen her iktidar, karşısında bu anti-demokratik düzeni bulmuştur. Ancak bu necip millet içinden demokrasi kahramanları çıkarmaya devam etmiştir. AK Parti hükümetleri olarak göreve geldiğimiz ilk günden bu yana bu vesayetçilerle ve cunta heveslileriyle defalarca yüzleştik ve sonuna kadar mücadele verdik” ifadelerine yer verildi.

Cumhurbaşkanı ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde milletin desteği ile Bu vesayet mekanizmalarının teker teker çökertildiğini vurgulayan Nalça, “Devlet millet kucaklaşmasını inşa ederek milletin iradesini yeniden tesis ettik. Ancak unutmamak gerekir ki vesayet çökmüş olsa da bazı adreslerde vesayetçi zihniyet hâlâ yaşıyor… Vesayetçi ve cuntacı zihniyet; yine öğrencileri sokaklara dökenlerde, boykot çağrısı yapanlarda, sokakları yakıp yıkanlarda, tencere tava çalanlarda, kutsallara zarar verenlerde, “Ordu göreve” pankartı açanlarda, Cumhuriyet mitingleri düzenleyenlerde, darbe teşebbüsünü tankların önünden sıvışıp kahve içerek seyredenlerde tekrar tekrar tecessüm ederek hâlâ diri olduğunu bizlere her fırsatta gösteriyor. Ancak biz de buradayız. Demokrasi için hukuk için her türlü vesayet zihniyetine karşı dik duruşumuz sürecektir. Bu ülkenin vesayetçi ve cuntacı zihniyete feda edecek bir dakikası bile yoktur. Bizler “Durmak yok, yola devam” şiarıyla çalışmaya devam edeceğiz. 27 Mayıs darbesini ve onun getirdiği karanlığı bir kez daha kınarken, AK Parti olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde adalet, kalkınma ve demokrasi mücadelemizden bir an bile olsun geri durmayacağız” şeklinde konuştu.