Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Her dört aileden biri çocuğuna bir öğün et, tavuk ya da balık veremiyor”

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Sosyal İşler Başkanı Av. Sinan Tekin, her dört aileden birinin çocuğuna bir öğün et, tavuk ya da balık içeren yemek veremediğini söyledi.

Saadet Partisi Genel Başkan

 

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Sosyal İşler Başkanı Av. Sinan Tekin, yaptığı yazılı açıklamada 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bir kez daha büyük bir coşku ve heyecanla kutladığımızı hatırlatarak, “Ancak bu coşkunun, ne yazık ki her çocuğa ulaştığını söylemek pek mümkün değil. Çocuklarımızın bir kısmı coşkuyla kürsülerde şiir okurken, bir kısmı sabah kahvaltısında bir yumurtanın özlemiyle törenlere katıldı. Bir evde çocuklar hediyelere sevinirken, diğerinde işsizlik ve çaresizlik konuşuluyordu” dedi

Tekin, TÜİK’in 2024 verilerine de değinerek ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu “Her dört aileden biri çocuğuna bir öğün et, tavuk ya da balık içeren yemek veremiyor. Her beş aileden biri çocuğunu okul gezisine gönderemiyor. Her on aileden biri çocuğuna ders çalışacak bir masa bile sağlayamıyor. OECD’ye göre Türkiye, çocuk yoksulluğunda ikinci sırada” diyerek açıkladı.

Ülkemizde her üç çocuktan birinin yoksul, her iki çocuktan birinin sağlıksız beslenme riski altında olduğunu da dile getiren Tekin açıklamasında şunlara yer verdi:

“Yayınlanan raporlar, yoksulluğun yalnızca bir maddi mahrumiyet değil, aynı zamanda ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu gösteriyor. Yetersiz beslenme, gelişim gerilikleri, öğrenme güçlükleri, sosyal dışlanma ve psikolojik sorunlar; yoksulluğun çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerinin sadece birkaçı.

Daha da acısı, bu tabloyu yaşayan çocukların önemli bir kısmı, imkânsızlıkların içinde büyürken hayatları daha baştan sınırlanıyor.

Eğitime, sağlığa ve güvenli bir çevreye erişemeyen bu çocuklar; toplumun dışına itilmiş, potansiyeli bastırılmış, sesi kısılmış bireyler hâline geliyor.

Bugün ülkemizde uygulanan sosyal yardımlar, maalesef ki sadece pansuman görevi görüyor.  Artık kanayan yaraya pansuman değil, köklü bir tedavi zamanı gelmiştir. Sosyal devlet; sadece yardım eden değil, çocukları koruyan, güçlendiren ve onlara eşit imkânlar sunan bir mekanizma olmalıdır.”