Söğütlük Doğal Kalsın Platformu Sözcüsü Ziya Gökerküçük tarafından okunan basın açıklamasında, düne kadar mesire alanı olarak kullanılan “Söğütlük”ün, Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı bir kent ormanı, doğal sit alanı ve taşkın sahasında olduğunu dile getirdi. Gökerküçük aöıklamasına şöyle devam etti:
“Burası için, yerel siyasetçi ve iktidar temsilcileri tarafından yasalara hatta Millet Bahçeleri mevzuatına aykırı olarak Söğütlük Millet Bahçesi yapma projesi uygulanmaktadır.
İş yapım ihalesi, tarafımızca açılan dava sonucu durduruldu. Talebimiz çok basit ve masumane idi. Orman korunsun, tehlike saçan ağaçlar temizlensin, alan temizliği sağlansın, kamusal hizmet sunulsun ve millet bahçesi kentin başka bir alanında yaşama geçirilsin. Dava açan taraf olarak haklıydık ve hukuk da bunu onaylamıştı.
Bu talepleri yerine getirmeyenler “çok bakımsız ve tehlike saçıyor” diyerek bu alanı halka kapattılar. Mahkeme kararına rağmen kentliyi ormana sokmadılar ve millet bahçesi inşaatına devam ettiler.
Yakın zamanda, millet bahçesi için dışardan getirilip dikilen pek çok ağaç ve bitkinin kuruduğu, büyük zararların oluştuğu kamuoyu gündemine girmiştir.
AĞAÇLARA BAKMADILAR, SUÇU BAŞKASINA ATTILAR
Bakımını yapmak yetkili kurumların görevi iken, AKP İl Başkanı Sayın Belgin İba ve Milletvekili Sayın Aksal girilmesi yasak olan alandaki ağaçların kuruma sebebinin “ihaleyi iptal ettirip işi durduranlar “yüzünden olduğunu iddia ettiler! Sayın vekil ‘Millet Bahçesi’nin Kasım ayında açılacağı müjdesini de vermiş. Daha önce 5-6 kez verilen müjdeyi yine tekrarlamış!
Yerel siyasetçilerimiz bu beyanat ile suçlarını da itiraf ediyorlar. Ağaçların kurumasına dava açanların sebep olduğunu söylüyorlar ama bu alana şirket çalışanları dışında kimsenin giremediğinden söz etmiyorlar. İçeride ne olup bittiğini sadece AKP yetkilileri ve resmi kurum amirleri biliyor. Bu süreçte kuruyan ağaçların ve çalıların, çiçeklerin sorumlusu bu kişilerdir. Alanı halka kapatanlar ve inşaata devam edenler alanın bakımını da yapmak zorundadırlar?
İhale dosyasına göre buraya 2036 adet 25 çeşit ağaç, 16985 adet 18 tür çalı, 381 896 adet 12 tür otsu bitki ve çiçek bu sahaya dikilmeliydi. 2022 yılı birim fiyatlarına göre bu bitkilere harcanacak para 29.210.000 TL yani 2.000.000 Dolar idi.
Sadece bitki dokusuna bu kadar büyük bütçe ayrılan bu sahada, gezip gördüğümüz kadarıyla başta ıhlamur ağaçları olmak üzere pek çok ağacın ve bitkilerin kurumuş, bazı fidanların devrilmiş olduğunu gördük. Ayrıca, Ahşap pergole ve oturma gruplarının yapıldığı masif kerestelerin çoğunda emprenye işleminin yetersiz olduğu, bağlantı elemanlarının korozyona karşı korumalı olmadığı, işçilik kalitelerinin kötü olduğu görülmüştür. Açıkçası ihale teknik şartnamelerine uyulmadığı ve yapılanların iyi denetlenmediği ortada!
Bu olumsuzlukların sorumlusu yetkili kurumlar ve onları hareket ettirmeyen siyasi zihniyettir. Bunun hesabını, mali faturasını kentliye vermeleri gerekir. Diğer yandan Söğütlük Ormanının zamanla kurumasına sebep olacak etkenleri de aynı kişiler ve zihniyetler yaratmıştır. 15-20 m toprağa gömülen devasa forekazıklar alttan Meriç suyunun alana girmesine engel olurken; üstten de gabion duvarlarla Meriç nehrinin orman ile ekolojik bağlantısını kesmiş, yeraltı su seviyesini aşağıya çekmişlerdir. Yetkililer de sulama ve bakım yapmayınca ağaçların ve süs bitkilerinin kuruması kaçınılmaz oldu.
AĞAÇLAR TOPRAK YAPISINA UYGUN DEĞİL
Saplı meşe gibi yurtdışından ithal edilen ağaçlara, Edirne iklimine ve söğütlük toprak yapısına uygun olmayan Kıbrıs Akasyası, Oya Ağacı gibi ağaçların alınmasına ne demeli? Ayrıca alanın önünde açıklama yaptığımız bir gün kamyonlarla gelen ağaçların hem cins hem de yaş olarak taşkın ormanında dikilip yaşayabilecek ağaçlar olmadığına tanıklık etmiştik.
Söğütlük İzzet Arseven Kent Ormanı’na ve Meriç Nehri’ne yapılan hatalı proje uygulamaları; sonuçları ve denetim eksikliği nedeniyle oluşan on milyonlarca lira kamu zararı için bizleri suçlayanlara kızgın ve öfkeliyiz.
Bizler bu alanın kamuoyuna bir an önce açılmasını, yanlış uygulamalardan vazgeçilmesini, ağaç ve bitki bakımının acilen yapılmasını, doğal tehlikelere karşı önlem alınmasını, hizmetin de yerel yönetim tarafından sunulmasını istiyoruz.
Yapılan işlerin denetlenmesini, sorumlular hakkında gereğinin yapılmasını, oluşan zararın, sorumlulardan tahsil edilmesini ve sonucun kamuoyuna açıklanmasını yöneticilerimizden talep ediyoruz.”